Friday, February 13, 2015

ABOUT "TOUCH MY SOUL"



In her exhibition called “Touch My Soul” Zuhal Baysar mentions about the existential conditions of the human soul.  In her paintings there are only body and water. The artist uses the water as a metaphor of the universe which is a place that human being created only for his/herself. Although the water seems to be outside of the body it reflects the depth of the soul. The soul is painted indirectly under the pictorial plastic the water provides. The important things are the features and the inner world of the human being.  For the artist the body is a tool to visualize the conditions of the existence.

We can make a connection between the artist’s life perception and Martin Heidegger’s philosophy. According to Heidegger the human being is just left on earth. By being left to the existence actually human is enforcedly left to the freedom of building up one’s own being. But first of all, being left is the absence of freedom itself – as if the inevitability of the death itself. It is not the result of a choice.  And in the situation of being left the human being establishes his/her own life by choice. In here a forced experience of freedom is in question. The human being has to make choices in order to realise his/her own existence. This means it is imperative for the human being to realise his/her freedom.  It is possible to say that Heidegger’s philosophy can be seen in a plastic form in Zuhal Baysar’s paintings.

The universe that is the place to realize the freedom in these paintings is the return to a temple within the inner world of the artist where one takes shelter in from time to time and feels peaceful. Human being, with his/her weightless existence purified of the outer world and entirely covered with water, is the subject of some sort of purification ritual here. Sometimes this universe is a battle field. In this universe there is everything that makes one human. On the one hand there are fears, greed, guilt, insecurity, and insufficiency; on the other hand, there is love and compassion one feels for the beings that add meaning to life, and the inconceivable power and resistance for self-protection and self-defense against the threat of extinction. These two opposite poles comprise the essence of the universe that man hides from the outer world. ‘Being inside’ is being in the water. The life giving, embodying and cleansing water is a universe of silence that swathes and illuminates in these paintings. The depth of this universe is measured by one’s loneliness that becomes deeper and more silent to the extent he/she lets it be.

Under any circumstance, human being that carries his/her own private area into “water” becomes free of the behavioral patterns of ordinary life; he/she is free in water.

The body is sometimes suspended in the air, sometimes under the rule of water, and sometimes rules the water. However it reflects the existence of a powerful soul.

Emotional states emerging through the shaping of human soul by concepts such as order-chaos, existence-absence and eternity become visualized by an intense emotional expression reflected by the “body” and “water”.

The artist integrates the plastic of the paint masterfully with the meaning and expression in the painting along with the concern to create enriched atmospheres within water. Ripples of water take place on the surface of the painting as abstract forms as well as existing as a means of expression of the emotional atmosphere within the water at the same time. As an artist who emphasizes the aspect of the paint that interferes with the meaning, Zuhal Baysar argues that modern patterns can be caught with the plastic of the painting and the paint contributes to these patterns as well as diversifying the meaning.

In her own painting adventure, the artist invites the audience to “touch” various emotional states of her inner world.

Serap Emmungil

Ocak 2015

Türkçeden Çeviren: Havva Altun

"RUHUMA DOKUN" HAKKINDA

                                                                 
“Ruhuma Dokun” adlı sergisinde Zuhal Baysar, insan ruhunun varlık durumlarına değinir. Bu sergisindeki resimlerinde yalnızca beden ve su yer alır. Sanatçı suyu bir evren metaforu olarak kullanır. Bu evren, insanın tamamen kendi kendine yarattığı bir yerdir. Su, bedenin dışında gibi görünse de ruhun derinliklerini yansıtır. Suyun sağladığı resimsel plastiğin ardında dolaylı olarak insan ruhu resmedilir. Önemli olan insanın iç dünyası ve insana ait olan özelliklerdir. Beden, sanatçı için varlığın durumlarını görselleştiren araçtır.

Zuhal Baysar’ın kendi yaşam algısı ile Martin Heidegger'ın düşüncesi arasında bir bağ kurulabilir. Heidegger’e göre insan, dünyaya öylece bırakılmıştır. Varoluşa bırakılmışlığı ile insan, aslında kendi varlığını oluşturma özgürlüğüne zorunlu olarak bırakılmıştır. Ama başlangıçta, bırakılışın kendisi bir özgürlük yokluğudur -sondaki ölümün kaçınılmazlığı gibi. Bu bir seçimin sonucu değildir. Ve insan, bu bırakılmışlık içinde seçimleriyle kendi yaşamını ileriye doğru kurar. Burada zorunlu bir özgürlük deneyimi söz konusudur. İnsan kendi varlığını gerçekleştirmek üzere sürekli seçimler yapmak durumundadır, yani özgürlüğünü gerçekleştirmek zorundadır.  Zuhal Baysar’ın resimleri bu düşüncenin görselleşmiş hali gibidir.

Bu resimlerdeki özgürlüğü gerçekleştirme yeri olan evren, sanatçının iç dünyasında, zaman zaman sığınılan, huzur duyulan bir tapınağa dönüşür. Dış dünyadan arınmış, ağırlıksız ve tamamen su ile sarmalanmış varlığıyla insan, burada bir çeşit arınma ritüelinin öznesidir. Kimi zaman ise bu evren bir savaş alanıdır. Bu evrende insanı insan yapan her şey vardır. Bir yanda, insanın kendine itiraf edemediği korkuları, doyumsuzluğu, suçluluk duygusu, güvensizliği ve yetersizliği yer alır. Diğer bir yanda ise yaşamına anlam katan varlıklara duyduğu sevgi ve şefkat; benliğini koruma ve yok olma tehlikesine karşı kendini savunma konusundaki akıl almaz gücü ve direnişi bulunur. Bu iki karşıt kutup, insanın dış dünyadan gizlediği evrenin özüdür. ‘İçeride olmak’, suyun içinde olmaktır. Yaşam veren, içine alan, temizleyen su, bu resimlerde saran sarmalayan ve aydınlatan bir sessizlik evrenidir. Bu evrenin derinliği, insanın kendine izin verdiği oranda derinleşen ve sessizleşen yalnızlığıyla ölçülür.

Her koşulda kendi özel alanını “suya” taşıyan insan, günlük yaşamına ait davranış kalıplarından kurtulur; suyun içinde özgürdür.

Beden, kimi zaman boşlukta, kimi zaman suyun hakimiyetinde, kimi zaman ise suya hakim durumdadır. Ancak, her şeye rağmen güçlü bir ruhun varlığını yansıtır.

Düzen-karmaşa, varlık-yokluk, sonsuzluk gibi kavramların, insan ruhunu şekillendirmesiyle ortaya çıkan duygu durumları, bedenin ve suyun yansıttığı yoğun bir duygusal ifadeyle görselleşir.

Sanatçı, su içerisinde zengin atmosferler yaratma kaygısı güderken boyanın plastiğini resimdeki anlam ve ifadeyle ustaca kaynaştırır. Suyun kıpırtıları, resim yüzeyinde soyut formlar olarak yer alırken aynı zamanda suyun içindeki duygusal atmosferin bir ifade aracı olarak varlık bulur. Boyanın anlama müdahale eden yönünü özellikle vurgulayan bir sanatçı olarak Zuhal Baysar, çağdaş örüntülerin resmin plastiğiyle yakalanabileceğini, boyanın bu örüntülere katkı sağladığını, anlamı çeşitlendirdiğini savunur.

Sanatçı, izleyiciyi kendi resimsel serüveninde, iç dünyasının çeşitli duygu durumlarına “dokunma”ya davet eder.    

Serap Emmungil




"RUHUMA DOKUN" /"TOUCH MY SOUL" 30 OCAK-18 ŞUBAT 2015

“Ruhuma Dokun”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 200x250cm, 2014
“Touch My Soul”, Oil on Canvas, 200x250 cm, 2014

“Evren”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 190x220cm, 2014
 “The Universe”, Oil on Canvas, 190x220 cm, 2014

“Tersyüz”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 120x150cm, 2014
“Upside Down”, Oil on Canvas, 120x150 cm, 2014

“Tersyüz II”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 120x150cm, 2014
 “Upside Down II”, Oil on Canvas, 120x150 cm, 2014

“Uyku”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 120x150cm, 2014
  “The Sleep”, Oil on Canvas, 120x150 cm, 2014

“Ruhuma Dokun II”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 120x150cm, 2014
“Touch My Soul II”, Oil on Canvas, 120x150 cm, 2014

“Acı”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 100x130cm, 2014
 “Pain”, Oil on Canvas, 100x130 cm, 2014

“Çözünme”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 100x130cm, 2014
   “Dissolution”, Oil on Canvas, 100x130 cm, 2014

“Çözünme II”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 100x130 cm, 2014
  “Dissolution II”, Oil on Canvas, 100x130 cm, 2014

“Büyük Atlayış”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 100x130 cm, 2014
  “The Big Jump”, Oil on Canvas, 100x130 cm, 2014

“Coşku”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 100x130 cm, 2014
 “Excitement”, Oil on Canvas, 100x130 cm, 2014

“Coşku II”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 100x130 cm, 2014
     “Gush”, Oil on Canvas, 100x130 cm, 2014

“Saçılma”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 100x130 cm, 2014
     “Scattering”, Oil on Canvas, 100x130 cm, 2014

 “Zaman”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 100x130 cm, 2014
   “The Time”, Oil on Canvas, 100x130 cm, 2014

“Yalnızlık”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 70x80 cm, 2014
      “Solitude”, Oil on Canvas, 70x80 cm, 2014

“İç-Dış”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 90x120 cm, 2014
      “In-Out”, Oil on Canvas, 90x120 cm, 2014

"Gitmek", Tuval Üzerine Yağlıboya, 90x100 cm, 2014
"Going", Oil on Canvas, 90x100 cm, 2014